İlim, irfan ve hikmetle dolu bir Eylül sayısıyla daha sizlerleyiz. Bu sayıda, imtihan dünyasının en çetin gerçeklerinden biri olan musibetlerin ardındaki ilahi lütufları, fanilik gerçeğiyle yüzleşerek hakiki bir insan olmanın yollarını, dostluğun ve iyiliğin en zor anlardaki tecellisini ve modern insanın benlik arayışını ele alan derinlikli yazılar ve söyleşilerle karşınızdayız. Bu ayki yolculuğumuza İlim İrfan ve Hikmet Ehli Şenel İlhan Beyefendi'nin güzide sohbetinden yazar Nail Başeski'nin derlediği "Aslında Musibetler Lütuf ve Armağandır..." başlıklı rehber yazıyla başlıyoruz. Şenel İlhan Beyefendi, başa gelen sıkıntıların Allah'ın rahmetine bakan yönüyle birer "ilahî lütuf ve inayet cilvesi" olduğunu ifade ediyor. Musibet ateşinin, altını cürufundan arındırdığı gibi insanı da kötü duygulardan arındırıp saflaştırdığını, günah kirlerinden temizlediğini belirtiyor.

Ardından Prof. Dr. Celal Türer, "Fanilik Gerçeğiyle Yüzleşmek" söyleşisinde faniliğin bir hiçlik değil, ebediyete geçişin kapısı olduğunu ve insanı daha dürüst bir yaşama çağıran bir nimet olduğunu anlatıyor. Hayati İnanç ile yaptığımız söyleşide ise dostluğun ve iyiliğin en çetin tanımıyla buluşacaksınız. İnanç, gerçek dostluğun acı da olsa gerçeği söylemek ve muhatabı kendi zararlarından korumak olduğunu vurguluyor. Pedagog Ali Çankırılı, "Egoizm ve Egosantrizm" yazısında çocukluktaki doğal benmerkezcilikle yetişkinlikteki yıkıcı bencillik arasındaki farkı açıklıyor ve sağlıklı kişiliğin paylaşmayı, sabretmeyi öğrenmekle mümkün olduğunu ifade ediyor. Dr. Metin Serimer de "Gönül Dili Şaşmaz..." yazısında dünyada yüzleşmekten kaçtığımız her şeyin ahirette mutlaka karşımıza çıkacağını hatırlatarak, insanın anlam arayışının gönül ehli olmakla tamamlanacağını dile getiriyor.

Feyizli okumalar dileriz.